Sol Ayağım-Christy Brown | Kitap Yorumlarım
Sol Ayağım, orijinal ismiyle My Left Foot; İrlandalı yazar Christy Brown’un kendi yaşam öyküsünü kaleme aldığı bir otobiyografi romanıdır. Diğer otobiyografik kitaplara göre daha duygusal ve insanın içine dokunan bir konuyu ele almaktadır. 1932 yılında dünyaya beyin felciyle gelen Christy Brown’un hayatta kalabilmek için verdiği sayısız mücadele anlatılmaktadır.
1932 yılındasınız, hayat şartları yeterli değil, dünyaya felçli olarak geliyorsunuz ve üstüne üstlük tam 22 kardeşiniz var. Christy Brown’un zorluklarla dolu hikâyesi, hayattaki en küçük olaylardan bile mutlu olmamız gerektiğini anlatıyor bizlere. Size inanılmaz basit gelen gündelik hareketlerin, kimilerinin o hareketleri yapabilmek için neler neler vermeyeceğini gösteriyor.

Sol Ayağım İçerik
Zorlu bir doğumla dünyaya geldiğini, neredeyse hem annesinin hem de kendisinin ölme riski olduğunu söylüyor yazar. Doğumdan sonra yaklaşık dört ay geçiyor ve annesi, Christy’de bir sorun olduğunu ilk o zaman anlıyor. Yemek yedirirken, elini oğlunun ensesine koymadığı sürece kafasının sabit durmadığını görüyor. Zaman ilerledikçe ellerinde ve çenesinde de problemler baş göstermeye başlıyor. Ailesi, hastane ve kliniklere götürmeye karar veriyorlar. Gittiklerinde doktorlardan aldıkları cevap ise çocuğun beyin engelli olduğu ve hatta bebeklerini kaybedecekleri yönünde oluyor.
Bu andan sonra, yazarın kitaba neden “Annemize…” yazarak başladığını çok iyi anlıyorsunuz. Doktorların dediğini umursamayan ve asla vazgeçmeden; oğlu için gecesini gündüzüne katan bir anneden bahsediyorum. Christy dâhil bakması gereken bir sürü çocuğu olmasına rağmen diğerlerine gösterdiği sevginin, emeğin belki de daha fazlasını Christy’ye vererek; onun gelişimindeki en önemli etkenlerden birisi oluyor.
“O benim için bir anneden daha fazlasıydı; savaştaki silah arkadaşımdı.”
Kardeşleri okula gidiyor, arkadaşlarıyla buluşup muhabbet ediyor ve oyunlar oynuyor. Christy ise onları evlerinin camından takip etmekle kalıyor. Konuşamıyor, yazamıyor. Bir gün kardeşlerinden birisi ödev yaparken, Christy kardeşinin elindeki tebeşiri sol ayağıyla aniden alıyor ve bir şeyler karalamaya başlıyor. Bu hareket evdeki herkesi şok eder. Annesi oğluna karşı beslediği umudu tazeler ve ona alfabeyi öğretmeye başlar. Bunun üstüne Christy sol ayağıyla A harfini yazmayı başarır. Daha sonra ANNE yazabilir hale gelmiştir. Bu Christy için hayatındaki en önemli noktalardan bir diğeridir.
Yıllar geçer, artık sadece bir şeyler yazıyor olmak ona iyi gelmez olmuştur. Kendisini yapayalnız, çaresiz hisseder. Bir gün yalnızken kardeşinin sulu boyalarını alır ve boyamaya başlar. Eskiden yazı yazarken elde ettiği mutluluğu, resim yaparken de yaşar. Yaptığı çizimle bir gazetenin resim yarışmasında birinci olur.

Ailenin kalabalıklığı ve yoksulluğuna rağmen; bir hastanede özel bir tedavi programına dâhil edilir. Ellerinden geleni yapacaklarını ve durumunun gün geçtikçe iyi olacağını söylerler ama bir şartları vardır. Sol ayağını kullanmamak! O güne kadar sahip olduğu tek şeyden vazgeçecektir.
Yalnızdım, kendi dünyama hapsolmuştum, diğerleriyle iletişim kuramıyordum; varlığımı onların varlığından ayıran, beni onların hayatı ve faaliyetleri dışında tutan camdan bir duvar vardı sanki.
Günden güne tedavisi iyiye giderken, yeni arayışlar içerisinde bulur kendisini. Bir gün kardeşini ödev yaparken zorlandığını görür. Aklına bir fikir gelir ve bundan sonra Christy söyleyecek, kardeşi yazacaktır. Bu ilhamla kendi hayat hikâyesini anlattığı bir kitap yazmaya karar verir…
Categories
Yorum yazabilmek için oturum açmanız gerekir.